Bir Bulut Olsam

By Kenan Sevindik

Sürekli bir dönüşüm içerisinde olan ve hemen her gün yeni teknolojilerin, uygulamaların ve cihazların karşımıza çıktığı bilişim dünyasında son dönemde ortaya çıkan bir yenilik ise “cloud computing” yani Türkçe’deki yaygın kullanımı ile “bulut bilişim”. Şimdiye kadar özel veya kamu kuruluşları, bünyelerindeki bilişim ihtiyaçlarına cevap vermek için sunucu sistemlerini, veritabanlarını, bu sistemleri işletecek ekipman ve donanımı hep kendi bünyelerinde bir araya getirmekle uğraştılar. Devasa IT altyapıları kuruldu ve bu IT altyapılarını işletecek birimler oluşturuldu, kurum organizasyon hiyerarşileri de buna göre düzenlendi. Yüzlerce, binlerce IT personeli bu altyapıları işletmek için kurumlar bünyesinde istihdam edildi ve ediliyor. Kurumların bilişim ihtiyaçları ise sürekli olarak artmakta, her zaman daha fazla işlemci gücüne, hafıza ve disk kapasitesine ihtiyaç duyulmaktadır. Her sene pek çok yeni yazılım kurumların bünyesine dahil olmakta, bu sistemlere her geçen gün daha fazla kullanıcı erişmekte, kurumun sahip olduğu veri ve bilgi havuzu da katlanarak büyümektedir. Bu nedenlerle bilişim altyapıları da her zaman bir dönüşüm ve gelişim sürecine tabi olmak durumundadır. Bu doğrultuda kurumların kendi bilişim altyapılarını güncellemek, ayakta tutmak ve işletmek için yaptıkları harcamalar da bütçelerinde sürekli olarak ciddi bir maliyet kalemi oluşturmaktadır.

Bulut mimarisi sayesinde kurumların IT altyapıları ile ilgili olarak toplam sahip olma maliyetlerinin ciddi miktarlarda düşeceği öngörülmektedir. Kurumların hâlihazırda satın aldıkları sunucular, veritabanı sistemleri için ödedikleri rakamlar, bunların kurulumu ve konfigürasyonu için yaptıkları harcamalar, bu sistemlerin üzerinde koşacak işletim sistemleri ve değişik yazılımların lisans ücretleri, yedekleme, bakım ve güvenlik masrafları, bütün bu sistemleri ayakta tutacak ve işletecek IT personelinin istihdam giderleri düşünüldüğünde, kurumların ihtiyaç duydukları bilişim kaynaklarını ihtiyaçları ölçüsünde satın alabilmeleri büyük ihtimalle çok daha ekonomik olacaktır. Bilişim ihtiyaçları arttıkça IT kapasitesinin de hızla artırılması, alınan servislerin artırılmasından ibaret olacaktır.

Peki bulut bilişim nedir? Bulut bilişim, işlemci, hafıza, disk gibi kaynakların dinamik olarak ölçeklenebilir ve genelde sanallaştırma teknolojileri yardımı ile internet üzerinden servis olarak sunulmasıdır. Bu kavram içerisinde IT altyapısının ve platformunun yanında yazılımların da bir servis olarak sunulması da yer almaktadır. Kullanıcıların standart bir platform üzerinde kendilerine sunulan servisler yardımı ile web tabanlı uygulamalarını geliştirmelerini sağlar. Kullanıcılar bu esnada geliştirdikleri uygulamaların hangi sunuculara kurulduğunu, hangi veritabanını kullandıklarını ve diğer donanım ve altyapı ihtiyaçlarını dikkate almak zorunda değildirler. Geliştirdikleri uygulamaların ihtiyaçlarına göre işlemci, hafıza ve disk kullanımlarını ölçeklendirebilmektedirler.

Aslında bulut bilişim kavramı 1960’lara kadar dayanmaktadır. Daha o dönemlerde bilim adamları işlemci gücü, hafıza, disk kapasitesi gibi bilişim kaynaklarının teknik sınırların dışında tamamen ihtiyaçlar bazında servis olarak sunulabileceğini öngörmüşlerdir. Ancak kavramın yaygın biçimde uygulama alanı bulması, internet’in günlük hayatımızın her anında yer almaya başladığı 2000’lerin hemen başına denk gelmektedir. Amazon.com’un sahip olduğu IT altyapısındaki verimsiz kullanımı gidermeye yönelik çalışmaları sonucu ortaya çıkardığı bulut mimarisini web servisleri ile dış dünyanın hizmetine sunması, bulut bilişimi ön plana çıkarmıştır. Google da benzer bir açılıma giderek sahip olduğu muazzam işlemci gücünü ve IT altyapısını “Google App Engine” vasıtası ile web kullanıcılarına açarak, kullanıcıların geliştirdikleri web uygulamalarını Google altyapısı üzerinde çalıştırmalarına imkân sağlamıştır.

Tabii bütün bu nimetlerin bir külfeti ve negatif yanları da olacaktır. Bulut mimarilerindeki en büyük problem güvenliktir. Kurumların uygulamalarını bulut mimarisi üzerinde kurmaları ve buradan işletmeleri, sahip oldukları verileri burada tutmaları ciddi güvenlik risklerini de beraberinde getirmektedir. Öncelikle kurumlar, kendileri için stratejik ve hayati öneme sahip verilerin ve bilgilerin başına bir hal gelmeyeceğinden ya da sahip oldukları gizli ve kritik öneme sahip verilerin rakip kuruluşlara sızdırılmayacağından nasıl emin olacaklardır? Güvenlik ve gizliliğin en temel öncelik olduğu devlet kuruluşları ve askerler için bu sorulara kesin ve net cevaplar vermek gerekmektedir. Ancak bugünün bulut mimarisi uzmanları tam bir güvenliğin şu an için zor olduğu görüşündedirler. Büyük teknolojik dönüşümler ve evrilmeler her zaman için bazı eski iş kollarını ve tanımlarını da ortadan kaldırmaktadır. Bulut bilişim döneminde de kurumların bünyelerindeki IT personellerinde, özellikle IT altyapısı ile uğraşan personel hacminde de ciddi bir daralma söz konusu olabilir. Sistem, veritabanı yöneticileri gibi pozisyonlar ileriki dönemlerde cazibelerini yitirebilirler.

Bulut bilişim, bütün dünyada kurumların mevcut IT altyapılarını, geliştirdikleri uygulamaları bu altyapılara uygun hale getirmeyi sorgulamalarına neden olmaktadır. Başta Amerika olmak üzere pek çok özel ve kamu kuruluşunda bulut mimarisine geçiş planlanmaktadır. Amerikan Savunma Bakanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, yeni IT mimarisine uyum sağlayabilmek için ciddi bir araştırma ve yatırım süreci içine girmişlerdir. Örneğin, kısa adı DISA olarak bilinen Amerikan Savunma Bilgi Sistemleri Ajansı, RACE adında bir bilişim platformu oluşturmuş ve DoD kullanıcılarının 24 saat zarfında kendi sanal platformlarını internet üzerinden kolayca oluşturabilmelerini sağlamıştır. Umarım bizim devlet ve askeri kurumlarımız da benzer girişimleri başlatmakta gecikmezler.

Not: Bu yazı ilk olarak 21 Aralık 2009 tarihinde www.skyturk.net haber sitesinde yayımlanmıştır.

Share: X (Twitter) LinkedIn